Kasvetli kış günlerinden çok sıkılıp bir yerlere gitsek de neşemizi bulsak diye uçak biletlerine bakınırken THY’ nin sitesinde rastlıyorum Sharm biletlerine. Vergiler dahil gidiş dönüş 129 Euro diyor, ben de neden olmasın diyorum:) Uzun yıllar önce Hurghada’ya gittiğimizden Kızıldeniz ile tanışmışlığımız ve beğenmişliğimiz var. Hatta o tatilde çölde safari uğruna dalış olayına giremediğimiz için içimde ukde kalmışlığı da var. İşte şimdi kalan o ukdeyi giderme zamanı. Şimdi gelelim Sharm El Sheikh gezilecek yerlere…
Mısır’a vize var mı hala? Varmış. Peki, vize kapıdan alınıyor mu? Büyük ihtimal alınıyor ama konsolosluğun dediğine göre 45 yaş altı için garanti değil:( Memur zihniyeti familyasından gelen Özlem’e hiç gelmez bu garantisiz işler! Paşa paşa evrak hazırlayıp Sharm havaalanında sorgusuz sualsiz 15 dolara verdikleri vizeyi aracı şirketlerden biri ile konsolosluktan adam başı 30 Dolar maliyetle ediniyoruz. Sharm havaalanına iner inmez insanların tahmin ettiğimiz gibi bir çırpıda vize aldıklarını görüyor, gülümsüyoruz:)
Havaalanından çıkıyor ve geri bir ülkede kazıklanmadan havaalanından otele ulaşım sorunsalı ile karşı karşıya kalıyoruz. 30 Euro’dan açtıkları kapıyı 10 Euro’ya kapatıyoruz. Taksimetre açsa en fazla 5 Euro eder ki keza dönüşte 5 Euro’ya dönüyoruz:) Aslında herşeyin pazarlığa tabi olduğu, beşe satılanı bire almak için pazarlıkla uğraşıp durduğun ülkelerden hiç haz etmiyoruz ama naparsın, Mart sonu Nice’ e gidip 5 yıldızlı tatil köyünde balıklarla birlikte yüzemiyorsun:) buna hem iklim hem bütçe elvermiyor:)
Otelimiz Sunrise Arabian Beach Resort oryantal motifli modern dekorasyonu, çeşit çeşit havuzları, her şey dahil sistemi ile bizim Voyage’lar veya Rixos’lar ayarında 5 yıldızlı bir tatil köyü. Bunların yarı fiyatında olması da cabası:)
Sharm’ ın merkezin olan Naama Bay nasıl desem bizdeki Marmaris Side gibi tatil yörelerinin çarşıları gibi… Bir sürü dükkan, bir sürü restoran, kafe içiçe. Oldukça kaotik. Bizdeki “Gel abi gel” ciler yerine burada da “My friend where are u from” cular var. Yılan dansına rastlıyoruz bizde eşi benzeri olmayan ama Marakeş’ de dansçı kobraların bol bol izlenmişi olduğundan dolayı, buradakini es geçiyoruz. Yol yorgunuyuz malum, bizi getiren taksiciye alo deyip Arabian Beach Resort’umuza geri dönüyoruz.
Ertesi gün yine yüzmece, serilmece, yemece, içmece şeklindeki standart tatil köyü aktiviteleri ile geçiyor. Bir sonraki gün için Ras Mohammed National Park’ı görmek üzere bir tekne turu ayarlıyoruz. Akşam yemeğinde Çin restoranındayız. Çin mutfağını zaten çok severiz masadan mutlu kalkıyoruz. Yemek sonrası resortumuzun karaoke barına geçiyoruz. Söylediğim “Stand by me” parçası ile seyircilerden büyük alkış alıyorum:) O gece çoook eğleniyorum.
Tekneye tüplü dalış yapmak için gelenler de var snorkelling için gelenler de. Ben eski scubacılardan olsam da snorkellingi tercih ediyorum. Nemo’lar her yerde zaten, derinlere inip renk kaybına uğramaya gerek yok. Aslında Mısır gibi tekinsiz bir ülkede tüple dalış olayına girme cesaretim yok. Yıllar geçtikçe uçan kaçan gözükara Özlem tırsaklaşıyor ben de farkındayım:)
Bizdeki tekne turlarına benzer şekilde üç beş farklı koyda demir atıp suya atlıyoruz. Ben şnorkelle yüzey gezintisinden çok nefes tutup dalma delisi olduğumdan direkt yüzücü gözlüğüyleyim. Daldığım yerlerde otelimizin önünde yüzerken gördüğüm güzelliklerden çok daha fazlasına rastlamıyorum. Sadece daha geniş mercanlıklar ve bir kaç değişik çeşit balık daha keşfediyorum.
Tekne turunu bitirip Allah’ a emanet giden minibüsle otelimize döndüğümüzde yine bir oh çekiyorum. Akşam için bu sefer de Thai mutfağına rezervasyonumuz var. Thai mutfağının tatlı soslu etleri bize hiç hitap etmese de, fırsat bulmuşken bir şans daha verelim istiyoruz. Enteresan bir şekilde beğeniyoruz. Sanırım yemeklerde biraz batı kültürüne göre modifikasyonlar var…
Ve son gün benim doğum günüm.
Hem sarhoşum hem yastayım.
Elimde bir mikrofon kareoke barın birinde,
Şarkı söylediğim yaştayım:)
Otelimizin Türk müdürünün bize jest olarak yaptırdığı pastamdaki mumu üflüyorum ve bir yaş daha yaşlanıyorum,Yaşasın!
Merhabalar, biz de geçen hafta Sunrise Arabian Beach Hotel’de kaldık. Aradan geçen 3 sene de çok şeyin değiştiğini bilmenizi isterim. Yazdıklarınızı tekrar gözden geçirmenizde fayda var. Otel hiç ucuz değil, sezon dışı olmasına rağmen 2 yetişkin, 2 çocuk (12 yaş altı) günlüğüne 200 USD verdik. Otel ciddi anlamda eskimiş, odaların yenilenmeye ihtiyacı var ve yemekleri çok başarısızdı. Yemek seçen bir insan olmadığımı, iş nedeniyle sürekli seyahat ettiğimi, Hindistan’da bile rahatlıkla yemek yediğimi bilmenizi isterim. Yemekler çeşitli ancak çok kalitesiz ve özensizdi. A la carte restaurantlar ise genel restaurantdan çok daha kötüydü, hele bir Yunan restaurantı açmışlar, akıllara ziyan, Yunan yemekleri ile hiç alakası olmadığı gibi hayatımda yediğim en kötü kalamarı burada yedik, daha doğrusu tadına bakıp bıraktık. Otelin iki olumlu yanı var, birincisi bölgedeki tüm deniz kenarındaki oteller için geçerli, hemen kumsalında mercanlar içinde yüzebiliyorsunuz. Bir de personeli çok ilgili ve güler yüzlü. Bunun dışında Türkiye’de orta sınıf tatil köyü ayarında, fiyatı ise sezon dışında üst sınıf, geçen sene aynı dönem daha ucuza Belek’de Titanic otelde kaldık, iki otel kıyas kabul etmez. Otele girerken de çıkarken de erken check-in ve geç check-out için ayrıca 70 USD ve 80 USD aldılar, hiç öyle free of charge değil. Geç check-out saat 22:00’ye kadarmış, sağolsun THY sabah 3:30’a uçuş koyduğu için çocukların biraz olsun dinlenmesi için 24:00 de çıkalım diye rica ettik, zar zor saat 23:00’e ikna edebildik Müdür efendiyi, sanki o saatten sonra odayı başka birisine verecekler. Otelde taksi adı altında hizmet eden özel araç şirketi var ve taksi çağırmıyorlar, normalin 2,5 katı ücrete göre ayarlanmış fiyat listeleri var. Açıkçası yazdıklarınızdan çok uzaklaşmışlar bilginiz olsun.
Benim yazdıklarımda hiçbir abartı yok emin olun. Geçen sürede pek çok şey değişmiş anladığım kadarıyla. Üzüldüm.