Güneşli bir sonbahar hafta sonu rotamızı Birleşik Krallık’ın kuzeyine, NewYork’un da isim babası York Şehri’ne çeviriyoruz. İngiltere’nin kuzeyinde Yorkshire bölgesinde bulunan York, tarihi Romalılara dayanan antik bir katedraller şehri ve Avrupa’da tarihsel yapıların en iyi korunduğu yerlerden biri. York oldukça sevimli, kalenin surları içerisinde korunmuş eski şehir merkezini gezmesi son derece keyifli.
Bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine York Gezilecek Yerleri keşfetmeden önce Kuzey Yorkshire’de bulunan, York’a arabayla yarım saat mesafedeki Knaresborough Şehri’ne uğruyoruz. Knaresborough gerçekten masal gibi. Ufacık merkezine arabamızı parkedip, yemyeşil bahçelerin arasından geçiyor, Knaresborough Kalesi’ne ulaşıyoruz. Kale dediğim aslında yıkık dökük bir harabe. Mesele kaleden ziyade kaleye ulaşınca karşılaşılan manzaranın güzelliğinde.
Ayaklarına zincir bağlanıp evcilleştirilmiş iki karganın papağan gibi taklit yeteneği geliştirmiş olmalarına diğer turistlerle birlikte hayret ediyor, kaleden aşağı doğru nehir kıyısına iniyoruz. Nehir kıyısında üç beş sevimli kafe ve kişi başı 6 £ a kiralanan kayıklar var. Sandal keyfi yapmak istiyoruz ama esas York’ta gezilecek çok yer var, vakit kaybetmeyelim deyip vazgeçiyoruz. Geniş bir daire çizip tren yolundan tekrar merkeze ulaşıyor, Knaresborough ile vedalaşıyoruz.
York’a ulaşıyor, yine bir araba park operasyonundan sonra York Gezilecek Yerler listesinin ilk sırasındaki National Railway Museum’a girizgah yapıyoruz. Giriş ücretsiz. Siz hiç banyolu, oturma odalı, yatak odalı vagon gördünüz mü? Biz görüyor, geçmişe ışınlanıp o vagonda uzun bir yolculuğa çıkma hayalleri kuruyoruz.
Tren Müzesi’nin çıkışında bekleyen minik gezi treni bizi şehir merkezine bırakıyor. Şimdi York’un birbirinden güzel sokak ve caddelerinde kaybolma zamanı. Dünyadaki en etkileyici katedrallerden biri olan York Minster ile gezimizin surlar içindeki kısmına başlıyoruz…
İngiltere’de keşfettiğimiz her yeni şehir bizi şaşırmaya devam ediyor. York gerçekten de bu şehirlerin en güzellerinden. Bunun farkında olan sadece biz değiliz. Şehirdeki turist sayısı tahminlerimizin çok üzerinde. Rehberli tur eşliğinde çikolatanın memleketi sayılan York tarihindeki çikolata yapımı ile uğraşan ünlü ailelerle ilgili bilgi alınabilen ve çikolata yapımı tecrübe edilebilen York Chocolate Story’ye uğruyoruz. Giriş ücreti 11.5 £.
Coppergate Caddesi’nde ilerliyoruz. York’ta Gezilecek Yerlerden bir diğeri de Shambles Market. Şans bu ya, bu hafta sonu burada Food&Drink Festival varmış. Ortamda tam bir panayır havası. Yukarıdaki yüzüme gülüyor ve ben yine tadım yapıyorum:) Shambles Market’in önünde kek ve kahve molası sonrası Clifford Kulesi’nde sıra.
Clifford Kulesi tüm şehri saran York Kalesi’nin en önemli kısmı. Kule kendi güzelliğinden ziyade, kuleye çıkıldığında görünen çarpıcı tarihi şehir manzarası sebebiyle ilgi çekici noktaların başlarında. Biz de manzarayı izledikten sonra nehir kıyısına iniyor, cıvıl cıvıl kafe ve pubların arasından geçiyoruz. Ne güzel şehir maşallah. Allah sahibine bağışlasın:)
Biraz da şehir surların üzerinde dolaşıp Birleşik Krallık’ın bu güzide şehrinden ayrılıyoruz. Dönüş yolumuzun üzerinde diğer bir Birleşik Krallık Şehri Leeds var, meraklıyız ya uğramadan edemiyoruz:) Leeds ülkenin en önemli finans merkezlerinden. Bu durum doğal olarak şehrin refah düzeyine de yansımış. Devasa alışveriş merkezleri, şıkır şıkır restoranlar, barlar, klüpler, bakakalıyoruz. Artık geç oldu, eve dönme zamanı. Leeds ile vedalaşıyoruz.