EDİRNE FATİH KÖPRÜSÜ
Çocuklarla Hafta Sonu Gezileri kapsamında bir bahar sabahı düşüyoruz yollara, İstanbul sabah saatlerinde yola çıktıktan 2.5 saat sonra, otobandan hiç çıkmadan, öğleye doğru Edirne‘ye varıyoruz.
EDİRNE SELİMİYE CAMİİ
CİĞERCİ AYDIN
Önce Edirne Gezilecek Görülecek Yerler listesinin başlarında olan Selimiye Camii’ni gezip, sonrasında meşhur Ciğerci Aydın’ı buluyor, 2 tam 2 yarım ciğerlerimizi löpletiyoruz.
EDİRNE’DE CİĞER-CİĞERCİ AYDIN
İstanbul standartlarına göre yarımlar tam porsiyon, tamlar da iki porsiyon miktarında abartısız. Mekânın saat henüz yarım sularındayken bile ful çekmesi takdire şayan bir durum. Ben ciğer mi yedik doritos panço mu yedik hiç anlamıyorum, yok böyle bir çıtırlık, yok böyle bir lezzet. Çocukken tek sevmediği yiyecek ciğer olan biri olarak bu ciğeri bayıla bayıla yiyorum. Karnımızı mutlulukla doyurup Ciğerci Aydın’la vedalaşıyor, trafiğe kapalı Saraçlar Caddesi‘ne doğru yürüyoruz.
EDİRNE SARAÇLAR CADDESİ
EDİRNE SARAÇLAR CADDESİ
İstanbul’un İstiklal Caddesi ile İzmit’in Fethiye Caddesi arasında bir büyüklükteki bu caddenin tam ortasındaki havuz başı bir kafede çayımızı yudumluyoruz. Caddenin yakın zamanda düzenlendiği belli, gayet geniş ve güzel ancak çevreleyen binalar oldukça eski. Kendimi eski zaman filmlerinin çekildiği bir film platosundaymışım gibi hissediyorum. Ama öte yandan ortamda bir modernlik de hissedilmiyor değil. Cadde boyu kafe, restoran ve barlarla dolu. İnanılmaz çok Bulgar var ortalıkta gezen, bol bol da öğrenci. Bu şehirde üniversite şehri havası var. Rahat bir ortam, kolay ulaşılabilir mesafeler, öğrencilik güzel geçer Edirne’de diye düşünüyoruz.
EDİRNE GEZİ REHBERİ
KARAAĞAÇ VE ESKİ TREN GARI
Öğleden sonra Tunca ve Meriç köprülerinden geçip ormanlık bir yoldan Karaağaç’a ulaşıyoruz. Eski tren garını açık hava müzesine dönüştürmüşler. Karaağaç Tren İstasyonu’nda kâh trenin vagonuna çıkıyor, kâh rayların üzerinde yürüyoruz. Çocuklar tren ve raylarından çok etkileniyor, ayrılmak istemiyorlar. Rica minnet gitmeye ikna olsalar da tüm gezi boyunca tekrar gitmek için dil döküyorlar. ‘Tren yola çıkıp gitmiş’ diyoruz, ‘Eski tren o gidemez ki’ diyor çakallar. 🙂
KARAAĞAÇ TREN İSTASYONU
EDİRNE KENT ORMANI
Yine Karaağaç’ta, Meriç Nehri kıyısında Edirne Kent Ormanı’nda dolaşıyor, çok güzel bir park alanında kuzuların gönüllerini hoş ediyor, orman içinde bir çay bahçesinde çayımızı yudumluyoruz.
EDİRNE KENT ORMANI
Sabah erken kalkmıştık, yavaştan yorgunluk bastırıyor, kent merkezine dönüp, otelimizi yerleşiyor ve ailece biraz kestiriyoruz. 3 saatçik kadar! Akşam otelden verdikleri aile mekânı tavsiyesi üzerine Saraçlar Caddesi üzerindeki Zinciraltı Meyhanesi’ne gidiyoruz.
ZİNCİRALTI MEYHANESİ
Ortam sakin, mekan küçük, sıcacık dekore edilmiş butik bir meyhane havası var, sadece üç beş genç çift oturuyor. Masamız donanıyor. Mezeler de ve köfte de çok lezzetli. O lezzette ızgara köfteyi İstanbul’da sadece Tuzla’daki Filizler’de yemiştim diyebilirim. Mekân maç bitince birden doluyor. Bir de fasıl grubu başlayınca, değmeyin keyfimize. 🙂
ZİNCİRALTI MEYHANESİ
Kuzular ilk defa böyle bir ortamda bulunuyor, Oğlan gırnatacıya bakakalıyor. Grup çok başarılı, Dolapdere Big Gang tadında çalıyorlar. Bizimkiler ortamın maskotu durumunda, bir ara onların şerefine Ali Baba’nın Çiftliği çalınıyor, gırnatadan çıkan o hayvan sesleri bizde bile şaşkınlık uyandırıyor. 🙂
Bir süre sonra beklenen arıza başlıyor, resim defterleri imdadımıza yetişiyor. Anne göbek atarken kuzular sırayla anne kucağında eğlenceye katılıyorlar. Son koz olarak da laptoptan çizgi film seyrediyorlar ve saat 12 ye yaklaşırken arabamız bal kabağına dönüşmeden mekândan ayrılıyoruz, buna da şükür. 🙂
EDİRNE SOKAKLARI
BULGAR KİLİSESİ
Ertesi sabah otelimizde yaptığımız güzel bir kahvaltı sonrası Edirne’nin Uzun Kaldırım bölgesinde, arka sokaklarda küçük bir Ortodoks kilisesi olan Bulgar Kilisesi’ne giderek pazar ayinine katılıyoruz.
EDİRNE BULGAR KİLİSESİ
Saraçlar Caddesi’ni son kez turlayıp, meşhuuur Köfteci Osman’dan köfteleri çiğ alıyoruz. Bir yerden hazır mangal bulup doğruca dün görüp aklımızın kaldığı kent ormanına. Erken gittiğimiz için Meriç Nehri‘ne nazır güzelce bir masa buluyor, babamız mangalı tutuşturuyor, köftelerimizi tam istediğimiz kıvamda pişirip löpletiyoruz. Oğlan yavru kopek gibi her bulduğu ortamda eşeleniyor, kendine yapraklardan yorgan yapıyor.
KÖFTECİ OSMAN KÖFTELERİ
EDİRNE KENT ORMANI
Öğleden sonra üçe doğru arabamıza atlayıp evimize doğru yola çıkıyoruz. Dönüş yolunda arabada üzerimizde küçük böcekler geziyor. Çocuklar hala eve gitmeyelim, trene gidelim diye mızırdıyor ama daha otoparktan çıkmadan uyuyakalıyorlar. 🙂 Keza ben de… Uyandığımızda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün üzerindeyiz. Edirne’den İstanbul’a ışınlanmış gibi oluyoruz. 🙂
Pek lezzetli diğer bir Trakya destinasyonu Tekirdağ Gezimiz için tıklayın…
Yazınızı çok beğendim edirnede gezilecek yerler burada da var.