Pandemi Sürecinde Nasıl Mutluyum?

Pandemiden önce biri bana gelse koronanavirüs sebebiyle bir yıl boyunca hayatımın bu kadar kısıtlanacağını, hiçbir seyahate gidemeyeceğimi, restoranlarda lezzet keşifleri yapamayacağımı, hayatımın İngiltere’de küçük bir kasabada iki üç kilometrelik bir alanda geçeceğini ve benim bundan şikayetçi olmadan huzurlu bir yaşam süreceğimi söyleseler hayatta inanmazdım.

Siz de inanmıyorsunuzdur diye tahmin ediyorum ve hak da veriyorum ama sözlerimde çok samimiyim. Peki hayattaki en büyük motivasyonu yeni yerler görmek, yeni lezzetler keşfetmek ve bunları diğer insanlarla paylaşmak olan birinin pandemi sürecinde nasıl hala mutlu? Sırrı ne? “Üzümünü ye bağını sorma” demedim, bunu kendim de merak edip analiz ettim ve şu sonuçlara ulaştım.  

 

SEYAHAT ETMEK ALIŞKANLIK OLMUŞ…

Üniversite sonrası kurumsal hayata atıldıktan sonra bankada çalıştığım 15 yıl boyunca, iş hayatında yaşadığım tatminsizliği bulduğum her fırsatta seyahat ederek kapatmaya çalıştım.  Hayatta karşıma çıkan fırsatlardan maksimum verimlilikte faydalanmak gibi bir düşünce yapım olduğundan da dolayı her ucuz bilet, hafta sonuna bağlanan her dini ve milli bayram benim için yeni bir seyahat demekti. Öyle ki bu bir süre sonra bu bir yaşam tarzı haline geldi ve seyahat etmek normalleşti.

İLK SEYAHATLERİMİZDEN JAPONYA

 

SEÇENEKSİZLİĞİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ…

Seyahat etmek ve lezzet keşifleri yapmak benim için blog yazarlığı ve instagrammerlık gibi kapılar da açınca çevremde benimle aynı işi yapan insanlar belirdi. Onlarla sosyal medyadan, influencer gezilerinden ve diğer mecralardan iletişim ve etkileşim halinde olunca, tanıtım karşılığı ücretsiz konaklama seçeneklerimiz de artınca seyahatlerimiz her geçen gün ivmelendi. 

Ve sonra pandemi geldi. Seyahatler durdu. Kimse gezemediğine göre benim de yapabileceğim birşey yoktu. Değerlendirmem gereken fırsatlar, planlamam gereken seyahatler buhar olup uçtu. Ve bu beni bir yandan kısıtlanmış hissettirirken bir yandan da büyük bir rahatlama moduna soktu. Hayatta karşıma çıkan fırsatlardan maksimum verimlilikte faydalanmak üzerine kurulmuş düşüncelerim de bu sayede rahata kavuştu. 

 

AZ İNSAN ÇOK HUZUR…

Kendimi bildim bileli insan ilişkilerinde pek başarılı olduğum söylenemez. Çoğu zaman patavatsızlığa varan açık sözlülüğüm, herkesi kendi düşündüğüm gibi düşünüyor sanıyor oluşum gibi karakter özelliklerim ikili ilişkiler konusunda hayatım boyunca başıma dert oldu. Ayrıca kızkıza buluşup dedikodu yapmaktan beslenebilen biri de hiç olmadım. Bu yüzden pandemi sırasında insanlarla yüzyüze görüşemiyor olmak beni pek üzmedi diyebilirim. Etliye sütlüye karışmadan, kimseyi kırma riski olmadan, laylaylom modundaki internetten üzerinden yapılan görüntülü grup buluşmaları tam benlik bir konsept diye de eklemek isterim:) 

 

 

YERYÜZÜNDE SAĞLIK EN BÜYÜK VARLIK

“Dostum,
Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
İşin varsa bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha,
Araban varsa bir sıfır ,
Yazlığın varsa bir sıfır daha,
Daha sıralanabilir ‘0’lar hanesi…
Ancak, sağlığın varsa ‘1′ koyarsın başına, bütün ‘0’lar anlamlı bir değere ulaşır. Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere…”

Demiş rahmetli iş adamı Vehbi Koç. 

İlkokulda öğrendiğimiz şarkıdaki gibi yeryüzünde sağlığın en büyük büyük varlık olduğunu elbette hepimiz biliyoruz. Ama bir şekilde unutuyoruz, görmezden geliyoruz, farkındalığımızı kaybediyoruz. Değerini anlamak için illa ki kaybetmemiz gerekiyor. 

Pandemi döneminde annem 2.5 ay yoğun bakımda kaldı ve hayatından umudun kesildiği anlar oldu. Çok şükür ki aramıza döndü. İnsanın annesi böyle bir duruma düşünce sağlığın değeri bir kere daha kafasına dank ediyor ve içselleştiriyor.  Pandemi döneminde bir yandan “Aman sağlıklı olalım da gerisi boş” derken bir yandan da sürekli şikayet edenlerden farklı olarak insan hiç gıkını çıkarmadan kendisinin ve sevdiklerinin sağlığına şükrediyor. “Her sabah şükrettiğiniz 3 şeyi deftere yazın” gibi kişisel gelişim diktelerine de hiç gerek kalmıyor.

ANNEM

 

ÜRETMEDEN TÜKETMEK OLMUYOR…

“Mutluluk belki tüketilmeden önce üretilmesi gereken bir şeydir.” Sözünü çok severim. Gerçekten de sadece tüketerek mutlu olunmuyor. Kendimi keyifsiz hissettiğim zamanların birşey üretmediğim günler olduğunu fark ettiğimden beri hergün bloğum için düzenli içerik üretmeye başladım. Seyahat edilemeyen zamanlarda dahi insanların okuyup faydalabileceği yazılar yazmak ve bu yazıların okunması beni inanılmaz motive ediyor. Bu anlamda herkesin günlük işlerden farklı olarak kendisinin veya başkalarının hayatına değer katabilecekleri bir konuda birşeyler üretmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.

 

PANDEMİYLE BİRLİKTE DOĞAYA DÖNÜŞ

Metropol yaşamının koşuşturması, binalar arasında doğadan uzak bir yaşam insanın ruhunu kemiren bir sorun. Ben İstanbul’un kaosundan kurtuldum ama hala İstanbul’da yaşayanların, özellikle de bayanların sohbetlerinde bu kaos içinde mutlu olmak için çırpınışlarını üzülerek izliyorum. Yaş aldıkça doğa ile ne kadar iç içe olursam o kadar huzurlu olduğumu farkediyorum. 

Pandemi metropollerde yaşayanları dahi biraz olsun bu kaostan uzaklaştırdı. Benim de doğa içinde geçirdiğim ve spor yaptığım süreyi oldukça arttırdı ve bu da doğa ile beslenen ruhuma çok iyi geldi ve huzuruma net bir şekilde yansıdı. Uzun lafın kısası “Doğa ruhu besliyor.”

KIZIM VE BEN

 

ÇEKİRDEK AİLEMİZİN ÖNEMİNİN FARKINDALIĞI

Sizi koşullardan bağımsız olarak sevenler sadece ve sadece ailenizdir. Pandemi bize bunu bir kere daha hatırlattı. Bu dönem kendimizle ile ilişkimizi geliştirdiği gibi eşimizle ve çocuklarımız ile iletişimimize de değer kattı. Bir süredir hayatımızda olan kedimiz Sandy ise çekirdek ailemize ekstra bir mutluluk kattı. Ben evcil hayvan beslemenin bu kadar mutluluk verici ve doyurucu bir duygu olduğunu bilmezdim. Bence bu konuda evcil hayvan sahipleri daha çok anlatmalılar ve teşvik etmeliler ki daha çok insan bu duyguyu yaşayabilsin. 

ÇEKİRDEK AİLEM

KEDİMİZ SANDY

Gezenti bir ruh olarak pandemi döneminde nasıl hala mutlu olduğumun analizini kısaca sizlerle paylaşmak istedim. Umarım yazının bir köşesi sizin de hayatınıza dokunur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir