Londra’da Yaşamak ve Çalışmak

İngiltere’nin başkenti ve dünyadaki en önemli metropollerden biri olan Londra sağladığı iş olanakları, kozmopolitliği ve diğer Türklere yakın yaşayabilme imkanı sunması sebebiyle Türkiye’den İngiltere’ye göç edenler tarafından yaşamak için en çok tercih edilen şehir konumunda bulunuyor.

 

Peki Londra’da yaşayanları nasıl bir hayat bekliyor?

 

1 – İNGİLTERE’DE IRKÇILIĞIN EN AZ OLDUĞU ŞEHİR, LONDRA

Diğer Avrupa ülkelerine nazaran ırkçılığın minimum seviyede olduğu İngiltere’de diğer şehirlere göre ırkçılığın en az olduğu şehrin Londra olduğunu söylemek mümkün. Çünkü Londra’da küçük Amerika misali binbir milletten binbir insan yaşıyor. Özellikle günlük yaşamda iletişime geçtiğimiz hizmet sektöründe çok büyük oranda İngiliz olmayan kişiler çalışıyor. Bu da İngiltere’deki diğer şehirlerlerle kıyaslandığında insanın kendini farklı hissetmemesi anlamında bir avantaj sağlıyor. 

 

2 –  TÜRKLERİN EN ÇOK TERCİH ETTİĞİ ŞEHİR LONDRA

Başta da belirttiğim gibi iş olanaklarının daha fazla oluşundan dolayı  Londra İngiltere’ye göç edenlerin yerleşmek için ilk tercih ettiği şehir konumunda bulunuyor. Berberlik, taksi şoförlüğü, kebapçılık gibi sektörlerde çalışanlar kuzey Londra’da Enfield Hackney gibi bölgeleri tercih ederken Türkiye’de hali vakti yerinde olup çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için göç eden beyaz yakalı diye adlandırılan grup Londra’nın güneyindeki Wimbledon ve Richmond bölgesinde yoğunlaşıyor. Bu durum her ailenin kafa dengi arkadaş bulabilmesi anlamında İngiltere’nin diğer şehirlerine göre kolaylık sağlıyor.

Gezenti Anne’yi INSTAGRAM’DA takip etmek için tıklayın.

 

3 – ÜCRETSİZ EĞİTİM VE YÜRÜME MESAFESİNDEKİ OKULLAR

Türkiye’de yaşayan çocuklu ailelerin yurt dışına  taşınmasının belki de en önemli sebebi iyi bir eğitim almalarını sağlayarak onların geleceklerini garantiye almak istemeleri. Türkiye’de iyi eğitimin ancak iyi özel okullarda veriliyor olması, iyi özel okul ücretlerinin çok yüksek olması, son dönemde sınav sisteminin sürekli değiştiriliyor olmasının bu parayı verebilenlerin dahi geleceğe endişe ile bakıyor olmasına sebep oluyor. Londra’da da İngiltere’nin diğer şehirleri gibi eğitim üniversiteye kadar ücretsiz. Okullar eğitim kalitesine göre bir puanlama sitemine tabi tutuluyor. İyi okullarda çocuklar bizdeki özel okullar kalitesinde eğitim alıyor. Bizim çocukluğumuzda olduğu gibi evlerine en yakın okullara gittiğinden yürüyerek, bisikletle ya da scooterla ulaşım sağlıyorlar.

İngiltere’deki eğitim sistemi ve Türk çocuklarının adaptasyon süreci ile ilgili yazım için tıklayın.

 

4 – ÇALIŞANIN HAKKINI KORUYAN İŞ HAYATI VE MAKUL ÇALIŞMA SAATLERİ

Londra’da çoğu işyerinde haftada 37 saat çalışılıyor. Bu ne anlama geliyor? Haftada 5 gün , mesai 9:00 da başlasa 16:30 da bitiyor. İngiltere’de fazla mesaiye kalmanız için baskı yapan, kalmazsanız mobbing yapan müdürler yok. Müdür olarak personelinize baskı yaptığınız hissedildiği anda şikayet konusu olmanız an meselesi. Herkes çalışması gerektiği kadar çalışıyor. Mesai süresi biter bitmez de evine, spora, puba nereye isterse oraya gidiyor. Evet medeni çalışma saatleri ülkemizde hayalken İngiltere’de gerçek oluyor.

 

5 – DOĞA İLE İÇ İÇE, SPORTİF BİR HAYAT TARZI

Londra’da spor mühim bir konu. Öyle bizim yaptığımız yürüyüşü spordan pek saymıyorlar. Çocuklar doğa ve sporla iç içe yetişiyorlar. Okullarda dahi ders saatlerinden sonra bir saat yüzme, koşu, jimnastik gibi kulüpler oluyor. O da yetmiyor. Aileler okul sonrası ve hafta sonları çocuklarını koşu kulüplerine ve spor merkezlerine götürüyorlar. Spor sadece çocuklar için değil elbet.  Makul çalışma saatlerinden dolayı büyükler için de spor yapılacak bolca zaman var. Yürüyüş, koşu, yüzme, fitness, tenis, tarzınız hangisiyse size sadece seçim yapmak kalıyor. Spor salonlarının aylık üyelik bedeli oldukça uygun. Haftada 3 gün kapalı havuzda yüzmeniz için zengin olmanız gerekmiyor.

 

6 – ŞARK KURNAZLIĞINDAN UZAK BİR YAŞAM

Türkiye hem coğrafi hem de kültürel anlamda doğu ile batı arasında sıkışmış durumda. Özellikle son yıllarda Orta Doğu mantalitesine doğru kayma söz konusu. Şark kurnazlığı dediğimiz başkalarını kandırarak, hak yiyerek avantaj sağlamayı kar sayma had safhada. Bu da insanda sürekli bir kendini kollama, kazıklanmama ve hakkını yedirmemeye çalışma çabası içine girmek zorunda bırakıyor ki bu oldukça yorucu. Oysa İngiltere tam bir kurallar ülkesi. Herkes kurallara uyuyor, kimse diğerinin hakkını yemiyor, sistem tıkır tıkır işliyor.

 

LONDRA’DA HAYAT PAHALI MI?

Londra’da harcadığınız parayı Türk lirasına çevirdiğinizde elbette Londra pahalı bir şehir gibi duruyor ama bu pek doğru bir bakış açısı değil. Sonuçta burada maaş da Sterlin olarak kazanılıyor. Londra’nın merkezinde yaşandığında ev kiraları gerçekten yüksek ama merkezden uzaklaşınca böyle bir sorun da kalmıyor. Öncelikle eğitimin ücretli olmaması aile bütçesini oldukça rahatlatıyor. Market alışverişi derseniz karpuzu dilimle satıyorlarmış efsanesi külliyen yalan. Markette her türlü meyve ve sebze Türkiye’ye nazaran biraz daha yüksek olsa da, ulaşılabilir fiyatlarda bulunuyor. Et ve süt ürünlerinin Türkiye’den bile ucuz olduğu düşünüldüğünde totalde baktığında, TL’ye çevirsek dahi çoğu zaman Türkiye’de Migros’larda ödenenle aynı hesaba çıkılıyor.

Markette çektiğim aşağıdaki videoda temel gıda ürünlerine ait fiyatları görebilirsiniz.

TL karşılığını bulabilmek için 1 sıfır atmanız yeterli. Yani 80 p yaklaşık 8 TL’ ye denk geliyor.

 

İngiltere’de aylık geçim masrafları neler öğrenmek için tıklayın.

 

Peki Londra’da yaşam gerçekten bu kadar güllük gülistanlık mı? Elbette hayır. Biraz da bunlardan bahsedelim…

 1 – LONDRA’NIN METROPOL OLUŞUNUN GETİRDİĞİ ZORLUKLAR

Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde yaşam şartlarının zorluğunun da yadsınamayan katkılarıyla insanlar gitgide mutsuzlaşmış ve suratsızlaşmış durumda. Herkes birbirine karşı oldukça saygısız, toleranssızlık had safhada. İngiltere’nin genelinde ise durum tam tersi.  Yolda rastladığınız herkes size selam veriyor, gülümsüyor, hatta hal hatır soruyor. Sürücüler yaya olarak karşıya geçmek istediğinizi uzaktan dahi fark ettiği anda Türkiye’deki gibi hızlanmıyor, yavaşlıyor. İki araba dar bir yolda karşı karşıya kalınca önce ben geçeceğim demiyor, lütfen siz geçin diyor.

Ancak Londra metropol hayatının verdiği yorgunluk ve bıkkınlık sebebiyle bu anlattıklarımı dolu dolu yaşayabileceğiniz bir İngiliz şehri değil. İşe gidip gelirken metrolarda İstanbul’daki gibi saatlerini harcayınca gülen yüzler somurtganlaşabiliyor. 

2 – LONDRA’NIN KASVETLİ HAVASI

İngiltere’de yaşayınca ülkemizin ne kadar güzel bir iklime sahip olduğunu daha iyi anlaşılıyor. Londra’nın yaz kış süregelen kasvetli havasına alışmak zor, bazen gerçekten insanın ruhunu çok sıkıyor. İngilizler bile kendi iklimleri ile barışık değil, Türkiye’den gelen birinin alışması biraz hayal gibi. İngilizlerin yaptığı gibi soğuk aylarda sıcak ülkelere tatile gitmek bunalıma girmeyi bir nebze olsun önlüyor.

 

3 – İKİNCİ SINIF OLMA SORUNSALI

Londra’da ırkçılık kesinlikle onaylanmıyor. Okullarda bu konuda özellikle hassasiyet gösteriliyor. İngilizler gayet kibar insanlar ama bu öğrenilmiş bir kibarlık. Belli etmeseler de içten içe kendilerini diğer ülke vatandaşlarından üstün görüyorlar ve bu hissediliyor. Evet biz ülkemizde en iyi okullarda okuduk, en iyi üniversiteleri bitirdik, onca ülke gezdik, gördük, geçirdik ama yetmiyor. Az gelişmiş ülkenin çok gelişmiş vatandaşı olmamız onların pek umru değil. Sonuçta onların gözünde Ortadoğu’da yerini tam olarak bilemedikleri bir ülkeden daha medeni bir yaşam için onların ülkelerine gelmiş birisiniz. Statünüzü geldiğiniz ülke belirliyor.

 

4 – İNGİLİZCE SORUNU YÜZÜNDEN İŞ BULMADA YAŞANAN ZORLUKLAR

İngilizceyi iyi seviyede konuşuyor olsanız dahi anadili İngilizce olan biri, özellikle de üst düzey işlerde yarışa sizden her zaman 1-0 üstün başlıyor. Bu nedenle eğitiminiz ve tecrübeleriniz doğrultusunda hak ettiğini pozisyonda iş bulamamak, daha düşük bir pozisyona razı gelseniz bile bu kez de overqualified (fazla donanımlı) bulunduğunuz için işe alınmamak Londra’da yaşayanların iş hayatındaki en büyük sorunlarından biri oluyor.

 

5 – TÜRKİYE’Yİ MUMLA ARATAN SAĞLIK SİSTEMİ

İngiltere’de sağlık sistemi oldukça zayıf. Siz hastalığınızla ilgili doğru doktora ulaşana kadar hastalık çoğu zaman geçmiş oluyor. Bir sağlık sorununuz olduğunda direkt uzman hekimle buluşmanız mümkün değil. Türkiye’deki aile hekimi sistemi burada da geçerli. Mahallenizin aile hekimi olan GP’ye (General Practitioner) muayene oluyorsunuz. GP genelde hafif ilaçlarla sizi eve yollama eğilimde oluyor. Uzman doktora görünmeye ikna edebilirseniz GP sizi sevk ediyor, bir haftaya kadar kadar muayene randevu tarihininiz evinize mektupla ulaşıyor. Diğer bir yöntem direkt hastanelerin acil servisine gitmek. Burada da sizi muayene için kabul etmeleri dört beş saati bulabiliyor. Muayene ücretsiz. İlaçlar için büyüklerden para alınıyor, çocuklardan alınmıyor.

 

6 – ÇOCUKLARIN TÜRKÇEYE VE TÜRK KÜLTÜRÜNE YABANCILAŞMASI

Londra’da yaşayan ve eğitim gören Türk çocuklarının Türkçesi aile içinde günlük hayatta konuşulan kadarıyla sınırlı kaldığından Türkçe kelime dağarcığı gelişemiyor. Çocuklar cümle içinde kullandıkları kelimelerin Türkçesi akıllarına çoğu zaman gelmediği için yerine İngilizcesini kullanma eğiliminde oluyorlar. Bu da İngilizce Türkçe karışık bir konuşma tarzına sahip olmalarına neden oluyor. Bunun yanısıra 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi milli bayramlarımız ile dini bayramlarımız okullarda kutlanmadığı için çocukların haberi olmadan geçip gidiyor. Siz bahsetmeye çalışsanız dahi çevrelerinde bir etkileşim görmedikleri için ilgilerini çekmiyor. Onları 29 Ekim’deki Cumhuriyet bayramından ziyade 31 Ekim’deki Cadılar bayramı heyecanlandırıyor.

 

7 – İNGİLİZLER’İN YAVAŞLIĞI VE KURALCILIĞI

Londra’da yaşamaya yeni başladığınızda İngilizlerin yavaşlıkları, kurallara aşırı bağlı oluşları insana başta çok sıkıcı geliyor. Örneğin markette ödeme sırası beklerken önünüzdeki kişi sanki sırada bekleyen o kadar insan yokmuş gibi ağır aksak parasını çıkarırken, hatta kasiyerle sohbete dalarken sizin ömrümüzden ömür gidiyor.

İngilizler kurallara uyma konusunda çok katılar. Kesinlikle müsamaha göstermiyorlar. Arabalarına çocuk koltuğu sayısından bir fazla dahi çocuk almayışları, çocuklar arka koltuktayken eğer kemerlerini henüz bağlamamışlarsa arabayı yerinden bir santim bile oynatmayışları başta manyaklık gibi gelse de insan iyiye, doğruya zamanla alışıyor. Her kuralın mantıklı bir sebebi olduğunu, bu kültürün bu medeniyeti yıllar önce kurduğunu, esas bizim Türkiye’deki medeni yaşam şartları konusunda alacağımız daha çok yolun olduğunu insan zaman geçtikçe daha iyi algılıyor.

Bir süre sonra sistem sizi içine alıyor, siz de arabanızı daha sakin sürmeye, tüm kurallara riayet etmeye, insanlara  saygılı davranmaya başlıyorsunuz. Havada uçuşan “Yes, please”, “No, thank you” ve “Sorry” ler sizin de dilinize plesenk oluyor, mutlu mesut geçinip gidiliyor.

 

 

8 – AİT OLMADIĞIN BİR KÜLTÜRE AYAK UYDURMA ÇABASI

Kendi ülkemizde kendimizi azınlık olarak hissetsek de, ülkenin bize sunduğu zorlu yaşam şartlarından şikayet etsek de ait olduğumuz ülke Türkiye, kültür de Türk kültürü. Medeni hayatlar yaşamak için İngiltere’ye gelsek de, burada yaşamaya alışsak da hiçbir zaman  İngiliz kültürüne ait hissedilmiyor, sadece bu kültürün kurmuş olduğu düzene ayak uyduruluyor. Eninde sonunda Türkiye’ye dönüp Ege’de bir sahil kasabasına yerleşmenin hayali İngiltere’de en iyi yaşam şartlarına sahip olanların dahi akıllarının bir köşesinde hep duruyor. Ama herşeye rağmen Londra’da yaşamak o kadar rahat ve kolay ki insan özellikle İstanbul gibi kaotik bir şehre geri dönme fikrinden her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor.

 

Gezenti Anne’yi INSTAGRAM’DA takip etmek için tıklayın.

 

Londra’da Kebap Nerede Yenir? En İyi Türk Restoranları ve Fiyatları

 

 

İngiltere’de İş Kurmak

İngiltere Eğitim Sistemi, İngiltere’de Okullar Ücretli mi?

İngiltere’ye nasıl taşınılır? Göç edilir? Yerleşilir? Vize ve İngiliz Vatandaşlığı

İngilizlerin Yeme İçme Alışkanlıkları ve Geleneksel İngiliz Mutfağı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir