MEKAN KALICI OLARAK KAPANMIŞTIR.
Fine Dining deyince aklınıza hangi ülkelerin mutfağı geliyor? Benim aklıma gelen ilk ikisi Fransız ve İtalyan mutfağı oluyor. İtalyan mutfağı Fransız mutfağına göre daha yaygın olsa da, Anadolu yakasında bir şişe şaraba bir dünya para ödemeden kaliteli bir ambiyansta lezzetli bir akşam yemeği yiyebileceğimiz restoran sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bu konsept’teki yeni keşfimiz Anadolu Yakasında Steakhouse ve İtalyan Restoranı, VINO STEAK HOUSE işte tam da bu özelliği ile ön plana çıkıyor. Online mahzende satılan 30 liralık şarap da 300 liralık şarap da burada sabit 30 TL servis ücreti eklenerek sunuluyor. Size sadece kav odasındaki yaklaşık 350 çeşit şaraptan damak tadınıza ve bütçenize uygun şarabı seçmek kalıyor. Seçim konusunda mekanın somelieri Alper Bey size destek oluyor. Restore edilmiş tarihi bir binada hizmet veren Vino son derece kaliteli, avrupai ve huzur verici tonlarda dekore edilmiş bir iç mekana sahip. Yaz ayları için de hem terası hem de arka tarafta gizli bahçe tadında yemyeşil bir bahçesi var.
Vino Steak House ismindeki ‘Vino‘ ve ‘Steak House‘ birlikteliğine yakışır bir şekilde İtalyan mutfağı ile Steak House konseptini kombine ediyor. Menüde dry aged yöntemi ile dinlendirilen ve özel pişirme teknikleri işe pişirilip servis edilen Steak’lerin yanı sıra risotto, pizza ve makarna çeşitleri de mevcut…
Tadım etkinliğimiz peynir ve dana ve kuzu füme et tabağı ile başlıyor. Füme et öyle leziz ki tadımın sonunda servis edilecek muhteşem kuzu kafese yerim kalmayacağından bihaber, bu son olsun diyip tekrar tekrar almaktan kendimi alamıyorum.
Peynir tabağı şaraba çok yakışsa da daha sıradışı bir lezzet olan füme etin gölgesinde kalıyor. Brie, gouda ve parmesan gibi peynirlerin arasındaki çerkes peyniri detayı hoşuma gidiyor.
Ara sıcak olarak gelen ızgara istiridye mantarı tek kelime ile muhteşem! O ızgara kokusu, pişme kıvamı, lezzeti, herşeyi ile dört dörtlük. Mantar ile aşk yaşarken ızgara kuşkonmazı tatmayı unutuyorum, gerçekten!!!
Kuzu, kasap köfte, 3 boyutlu köfte üçü de gayet başarılı…
Kuzu etini her daim dana etine tercih eden biri olmama rağmen dana lokum‘un lezzeti karşısında şaşkınlık geçiriyorum. Özgür şef gibi benim diyen steakçilerde bunca zamandır yediğim lokumlarla kıyaslandığımda ben şimdiye dek lokum yememişim diyor ve şefi alkışlıyorum…
Finalde gelecek olan mekanın spesiyali kuzu kafes öncesi damak tadımızın refresh olabilmesi için limon sorbe servis ediliyor. Gerçekten o kadar ferahlatıcı bir lezzet ki bu ferahlığın sürmesini istiyor, kuzu kafes yorumlarını arkadaşlarımın yorumlarından okuyun diyorum:)
Veda ederken sizleri finalde gelen, adı gibi lezzet patlamaları yaratan volcano ile başbaşa bırakıyorum:)